Mart 11, 2007

Babalar ve Ogulları

Erkek evlat olunca, siyasetle iştigal kaçınılmaz oluyor. Heralde erkek çocuk Dünya ya geldiğinde, Baba " İşte rakibim." diyor veya "Bu avuç kadar velette kim oluyo" diolar.
Benim babam ben dogar iken Fenerbahçe maçı izliomuş. Hastaneye geldiğinde bebek odasında iki bebek warmış. Birini gözü tutmayınca. " Olsa olsa bu; koca kafalı, benimdir." demiş. İşte ilk karşılaşmamız böyle olmuş:=)

Daha ilkokula başlamadan alfabe ve matematik ögrenmeye başladığımı hatırlarım. Yaşıtlarım daha ABC deyken ben çarpım tablosundan her sabah sözlü ye kaldırılıyordum babam tarafından. Okuldan geldiğimde bahçede annem gözetiminde 30 tur koşturuluyordum. Nefes darlığıma rağmen. Yemekten sonra ya yüzme, ingilizce yada güreş kursuna gönderiliyordum. Eve gelince 1-2 saat oyun ve ardından babam işten gelir tek kale maç veya basket oynar. Yemekten sonra ödevlerimi yapardım. Babam çogu zaman ödevlerimi gece yapmama kızardı. Ailecek misafir geldiğinde yaşıtım çocukları olanlar. ya çarpım tablosundan sınav olurduk yada güreşe tutuşturulurduk.. Bazen 2-3 rakibe karşı bi tek ben gönülsüzce. Tek bi söz o günlerden aklımda kalan "Ben, senin yaşındayken..."

Okulda başarılıyım die, Annem beni babmdan kurtarsın die, o zamanlar Türklerin universiteye gitmesine izin verilmiyor die. Birgün Türkiye ye göçmemiz gerekir die. İlk okul 3 te İzmir Zeytinlik Mimar Sinan İlkokulunda aldım soluğu. Bir diğer güreş rakibimde İzmir Buca ya gitti. Tüm ailesi ile beraber.

Benim yurtdışı maceram böyle başladı. Saolsun İzmirde meskun Teyzem bana anne şevkatini esirgemedi. Ama ne anne tanıdım ne baba ne kardeş nede bir yere aittim artık. İşte o zaman da 'okul emirleri' gelmeye başladı babamdan. Karnem hep 'pekiyi'ydi ama sanki hep 'daha iyi' si gerekliydi.

Hep daha ii olmalıydım. Herkezden ve hatta ondan bile daha iyi olmalıydım.. Herşeyde pekiyi olmalıydım. Oysa ben çoktan kendi partimi kurmuş halkın gözünde iktidar idim. Babam ne zaman ki bunu fark etti işte o günden beri iktidar mücadelesi devam etti..

15 imde babamın koca kafalısı " Dik kafalı" olmaya başlamıştı çoktan. Hep bi sözüm wardı artık, her sözüne. İşte bugüne dek bu böyle devam etti. Babamın sorunu ne olsa, kimle olsa, Tanrı ile bile olsa, karşısında gönüllü muhatap hep beni buldu... Diğer güreşçi çoktan İzmirden, babasından kaçmış Dedesinde bir devlet kurmaya çalışır olmuştu.

Kinden, öfkeden değil mantığım almıyor die karşı çıkıyordum herşeye. Babamı çok seviyordum ve onu gözümde sürekli yüceltiyordum ama ne yapiim almıyordu işte mantığım. Anlamıyordum. O yüzden karşı çıkıyormuşcasına hep muhalif oluyordum.

Babam ne zamandır bilinmez beni mantığı ile yıldıramayacağını anladığında halka yüklenmeye başladı. Bana söylemek istediği herşeyi Anneme bağıra çağıra söylemeye başladı ve ben ne zaman gözüksem susmaya başladı. Ewt artık "güç bende" diyordum da aile sürekli huzursuzdu..

Sürekli ambargo görüyordum. ama asla yılmıyordum. Ancak halk yılgın ve mutsuz idi. Benim için katlansalarda. Yorgundular. Gönüllerin iktidarı ben, bir karar verdim. Kabullendim. gücümü uzlaşmaya adamaya başladım. Babam fazlasıyla kuşkuluydu baştan ama sonraları o da kabullenmeye başladı. İktidar artık tek başına kendi idi bizde kardeşimle kolluk kuvvetleri. Kuvvetler ayrılığı- kuvvetler birliği işte ançak böyle sağlanır oldu. Halkta huzur bulmaya başladı. Bu arada asıl büyük kavgalar bu arada oldu. Ancak uzlaşmak daha kolay oluyordu.

Şimdi yavaş yavaş anlıyorum.. Bir baba, bir nevi kral idi. Ogulları ise veliaht. En az kendi kadar ii olmalıydılar ki krallık ilerlesin. En azından toprakları yabancı mihraplarca talan edilmesin. Halk her daim güvende ve rahatta olsun. En iyi yol, en iyi bildiğin idi. Bu nedenle veliahtlar, hayallerinde ki sen olmalıydı.

Dün gece bir sözüm yüzünden bu sabah anneme; gürledi parladı esti, babam. Yanına gittim ve "Haklısın" dedim. Biraz yağdı sulu sepken, " doğru" dedim. Birden gün ışığı belirdi, ardından yaz güneşi... Politika diil mantığımın anlaması için zaman gerekiyordu. Muhtemelen de haklı ve doğru söylüyordu. Çünkü halk ta onu destekliyordu..

Diğer pehilivan evlendi. 2 çocuk sahibi oldu. Babası ile ortak bir iş kurdu. Arada oturur, içki sohbetinde. "Hatirlimisin be Ogün ne güreştirirlerdi bizi?" der. Bende " Sen onu brakta ben 7 kere 9 u bilemedim die nasıl kırılmıştı kahve filcanları:=)" derim. Gülüşürüz....

Zengin veya fakir birçok baba bir nevi kraldır. Ogulları da, hayalleridir....

Kahrolası 7 ler:=)

1 yorum:

Okana dedi ki...

:))))