Kasım 28, 2006

Köşe mi yazsam? Köşe yastığı mı olsam?

Allah'ım ne yazdım Lütfen bi anlayan olsun, en azından birkaç okuyan olsun...

Küreselleşme

Küreselleşme-Globalleşme; herkezin kıyısının bulunduğu bir okyanustur. Bu okyanusta karşılıklı ticaret cok rahat ve bilgi akışı hızlıdır. Fikriyatın bizce asıl amacı : Bir olma, dünya vatandaşı olma gayesidir.
Globalleşme sayesinde, bugün, "Bilgi çağı"nı yaşıyoruz. Az bir çaba ile amatör uzmanlaşmalar sahibi oluyoruz. Dünya'nın herhangi bir yerinde ki duygu veya düşünceyi kolayca milyonlarla, milyarlarla paylaşıyoruz. İthal bir ürüne, daha ucuza ve daha çabuk ulaşabiliyoruz. İnsanlık yararı araştırmalara çok daha fazla kaynak aktarabiliyoruz.
Küreselleşmenin, kendi iç dünyamızda ve çevremizdeki etkilerine her an tanık oluyoruz. Bunun nedeni bu küresel okyanusta her dalgalanmanın, her kıyıya -zaman farkı olsa dahi- rahatlıkla ulaşmasındandır. Ancak her dalga ulaştığı kıyılarda, birbirine nazaran farklı etkiler yapabilir. Bazen bu okyanusta şiddetli depremler yaşanır ve kıyılar da tutsunamilerle dövülür. İşte bu anlarda her kıyı az yada çok birşeyler yitirir. Bu gibi yıkımların zararlarını hafifletmek için ön yargı dalga kıranları oluşturmak yarardan çok zarar verir çünkü bu şekilde kıyınızı sınırlamış olursunuz. Ne yazık ki tutsunami korkusundan dolayı insanları çoğu; ön yargı, şüphe, dinamik ahlak, karamsarlık, duyarsızlık, ilgisizlik... gibi setlerle kıyılarını bir iç gölet haline getirmişler bu yolla kıyılarına giriş-çıkışları oldukça sınırlamışlar ancak asla kontrol altına alamamışlardır.. Bir diğer korunma yöntemi alıcıdan çok verici olmaktır. Bu yöntemle, gelen bilgi filtrelenir, kataloglanır, (genellikle yorumlanır) ve yayımlanır. Bu yöntem aslen globalleşmenin işleyişinde ki amiral gemisidir. yani bu yöntemi kullanan herkez globalleşme sistemine dahil olur. Bir diğer yöntem sörfçülüktür. Aslında bu tam anlamı ile bir yöntem değildir çünkü ilgili ancak alakalı olmayan kişilerin, yaşam tarzları ile alakalı bir getiridir. Bu kişiler umursamazlıkları ile her dalgayı bir eğlence aracı haline getirebilirler. İç dünyalarında ki bazı soyut yoksunlukları sayesinde ve somut olarak genellikle imkan ve olanaklarının korumasında, kıyılarında global tutsunamilerden etkilenecek değerlerden çoğunlukla muhaftırlar. Bu kişiler gençliğin nirvanası gibidir. Bu nedenledir ki ilgisizlik bentleri daha güçlü ve yaygındır.. Bu yöntemin gençlikte uygulanması gayet tabii ve faydalıdır. Gençlikteki kücük yıkımlar, ileriki yaşlarda çok daha derin etkiler gösterebilir. Gençlerimizin yıkıcı küresel dalgalardan korunması ve bu akımlara karşı bilinçlendirilmeleri bir insanlık sorumluluğudur.. Ancak bir başka sorumlulukta; gelicekteki sarsıcı her olaydan en az hasarla veya her yıkımdan çok hızlı ve güçlü bir toparlanma ile çıkması için alt yapının hazırlanmasıdır.. Bu alt yapıyı bir binanın temellerine benzetirsek en az bir kaç direğe gereksinim wardır. Bence bu direkler asgari olarak; Mensubu bulunduğu milletin benimsediği ahlaki değerler, herhangi bir meslek için gerekli ve yeter uzmanlık bilgisi, yakın tarih bilgisi, anlayış-hoşgörü ve geleceğe yönelik umutlu ve mantıklı küçük bir idealizm. işte bu asgari temelle inancım o dur ki her genç, geleceğinde ailesine, milletine faideli. Yeterli bir iş sahibi, Çağında yaşanılan olaylara karşı dikkatli, Empati kurabilen ve en zor anlarda dahi geleceğe karşı umutlu olabilecektir.. Bu aslen Global okyanusta küçük sosyal göletler-topluluklar oluşturma çabasıdır çünkü bu okyanus hayatımıza girmeden önce insanlar böylesi göllerde ve iç denizlerde sosyal oluyorlardı. Buna milliyetçilik, hemşericilik veya aile bağları denebilir.. Ben şahsen buna ahlak bağları, değer bağları gibi yakıştırmaları daha uygun görüyorum. Amacım Globalleşmenin yan etkilerini ve inançla benimsediğimiz küreselleşmenin kötü amaçlara hizmet ettiği zamanlarda hedeflenen insanların daha az zarar görmesini umabileceğim fikirlerimi beyan etmektir..

Kasım 27, 2006

Erkekler Ağlamaz

Atv de bi dizi war Erkekler Ağlamaz die, Allam bu dizi pisikolocimi bozuyo hakkatten yetkililerin dikkatine. Dizi, göz yaşı keseciğimde ve kanalında tafrişat yapmakta olup ekranın sol yanında izleyicinin sağ cenubunda üste "Yeni Bölüm" yazdığı zamanlarda, alt köşede dizinin adının sürekli ekranda asılı kalması sinir ve moral ve mantık değerlerime nizami etki etmekte olup beni after teenage depresyonlara sokmaktadır...

Rütük, Nebil_oz.gen.tr vs kim ilgileniyosa bu işlerlen bi bakıversin bi zaamet..
Yarabbi zaten ezelden bi generation X durumum war bi de üstüne yaşlanıyomuyum ben acaba...

Sabataizm İftirası

Geçenlerde Objektif ( Kanal:Star. Tarih:16.11.2006) programını izliyorum, tamamen şans eseri. Bir Oktar Babuna hadisesi yaşandı, önceden haberim olamamasına rağmen oldukça ilgi ile izlemiştim. Olay hakkında Kadir Çelik in 28.10.2006 ANNE ANNE, ANNECİĞİM ! isimli yazısından alıntı yapiim fikir sahibi olun bende uzatmiim
"Annenin yerine, babanın yerine ne koyabilirsiniz?
Oktar Babuna, babasını organ kaçakçısı, annesini de cinsel istismarcı olarak suçladığında kahroldum.
Perşembe gecesi Objektif’te telefonla yayına bağlandı, o çirkin iddialarını yine tekrarlıyordu, hiç pişman değildi.
Ve o Oktar Babuna, hala o babanın evinde oturuyor, cinsel istismarcı diye suçladığı annenin yemekleriyle karnını doyuruyor, cebine koyduğu parayla yaşıyor.
Hiçbir anne, bu kadar çirkin bir iddianın hedefi olamaz, olmamalı
." Bu yazıdandan da az çok anlaşılacağı gibi bu öylesine komik bir olaydı ki, bir adam anne-babasına benim tasavvur bile edemediğim suşlamalarda bulunuyor ve buna rağmen ailesi ile arasında hiçbir mesele yokmuşcasına normal aile yaşantılarına devam ediyorlar anne,baba ve oğul :=)

Tabiki aklı başında olan bir insan bu kandırmacaya, Ahu Tuğba'nın sabah programında olan olaylara inandığı kadar inanır Kadir İnanır.. çünkü sayın Babuna nın geçmişi şaibelerle dolu Bakınız :Babuna Biyografisi ve ilgili şahısla ilgili şahibeler
1. Babuna Vakaası

Yanlız bu bahsettiğim programda Oktar Babuna ısrarla 2 cümleyi zikrediyor 1) "Bunlar Sabataizt" 2) "Mum söndü oynuyorlar"

O zaman bu Sabataist kelimesi ilgimi çekmişti ancak araştırma azmi duyamadım içimde.
Bu gece Kanal D de Sağır Oda isimli diziyi izler iken(26 kasım 2006 Bölüm :9) Zahit isimli bir karakterle, Oguz bey isimli bir karakterin arasında gecen bir diyalogda Bu Sabataist kelimesi birkaç kez geçince hemen internet ortamında araştırma ihtirası ile doldum. Zorlukla bulduğum tatmin edici bir sonucu sizlerle paylaşma sorumluluğu duyuyorum Atatürkçü bir Türk evladı olarak...

Sabataizm iftirası Dikkatle okuyun Lütfen...

Bu web yazısında bir nokta çok ilgimi çekti :

" FORWARD'IN İLGİNÇ İDDİASI Amerika'da Yahudilerin 1897'den beri yayınladığı Forward dergisinin Şubat 99 sayısında Mustafa Kemal Atatürk hakkında ilginç bir makale yayımlandı. Aynı zamanda derginin İnternet sitesinde yer alan makalede, Sabataycılıkta cinsellik konusuna da kısaca değiniliyor.Makalenin yazarı, derginin bir dönem İsrail temsilciliğini de yapmış olan Amerika’nın Yahudi kökenli ünlü araştırmacı yazarlarından Hillel Halkin. Halkin, makalesinde M. Kemal’in Yahudi kökenli olduğunu ve hatta Sabatay Sevi'nin neslinden geldiğini iddia ediyor ve Mum söndü olarak bilinen Kuzu Bayramı’nı söyle anlatıyor: Senede bir kez (Dönmelerin yıllık kuzu bayramı esnasında) Sabatay Sevi'nin doğum günü gecesi, çılgın danslar eşliğindeki akşam yemeği sırasında, mumlar söndürülür, hanımların değiştirilmesi seansıyla (orgies, toplu sex) ayinler gerçekleştirilir... Bu tür birleşmelerden doğan çocukların kutsal sayılacağına inanılır. (Hillel Halkin, When Kemal Ataturk Resited Shema Yisrael: It's My Secret Prayer, Forward Subat 1999, New York) "

İşte bu bolüm Sabataizmin ne olduğunu, amacını, çıkış kaynağını tam olarak açıklıyor.
Global jandarmamız, Atamız hakkında toplumda kafa karışıklığı yaratmayı daha 1999 yılında planlamış ancak belki de tam o zamanlara denk gelen Birinci Babuna vakaası nedeni ile belki de ülke ve millet olarak böyle bir iftiraya sahip çıkacak alt yapının tam oluşamaması nedeni ile bundan vazgeçilmiş şimdide tekrar ısıtılan temcit pilavı gibi önümüze sunmakta ...

Hayır bu kadar dayanaksız ve boş iddiaların önümüze bu kadar rahat sunulması zor olmasa gerek içimizde ki hainlerin işbirliği ve çok güvendiğimiz gençlerimizin ilgisizliği had saf hada iken...
Birde komik olan Yahudiler hakkında birtek güzel söz etmeyen "bazı" din guruplarının bu Yahudi menşeili iftiraya can simidi gibi sarılmaları...
Bu ülkeyi, Bir tek adamın, mavi gözlerinde ki inanç ışığı kurdu...
Bu Analar, daha ne gözler doğuracak göreceksiniz.
Akıllı olun...


Kasım 25, 2006

Survivor Fenerbahçe - Galatasaray


Bu ne komedi yaw:=) ezeli rekabet Türkiye sınırlarını aşıp surviver olucakmış kurnaz Acun reyting sayar makinası almış:=) Tanrım bu komediyi görücek kadar yaşamama izin wer. Yoksam katılsam mı?? :=)

Fenerbahçem benim, biricik sevgilim, senin için surviver oldum, açlıktan gebermekteyim:=)

Kasım 23, 2006

Makyavelci Dangalaklık

Kim kimi kullanıyor die bişiler yazmaştım aşalarda bi yerlerde. Aklıma bu konuyla ilgili atasözleri geldi:=)
Çıkarcı, çıkarcı ile karşılaşınca arpasını sayarmış :=P
Köyün kurnazı, köyün delisine uyarmış :=P
Besle kurnazı şebelek olsun :=P
Neyse içte böyle şeylerle eğlendim bu gece ne kadar boş bi gece:=)
Fenerbahçe 3 - 0 Palermo:=)
Makyavelizm çok değerli bir devlet yönetimi anlayışıdır Bakınız: United Kindom of England ne demiş Elizabeth yengemiz " İngiltere tüm savaş ve barış antlaşmalarını İngilterenin çıkarları için yapar"
Bu küreselleimenin bir getirisi olsa gerek, bazı Makyavelistler bu devlet yönetim anlayışını kendi gündelik hayatlarında da kullanmaya çalışıyorlar işte ben bunlara asıl ve tam anlamıyla köylü kurnazı diyorum ben şahsen birkaçı ile face2face tanıştım, bazısı da bana ilgisayar oyunu oynamaya çalıştı ki zaten ancak bu salaklar bu oyunu oynamaya yeltenir:=) Hayır benim anlamadığım bu arkadaşlar hakkatten makyavel okudumu? yoksa bi yerden duyup hayatlarına mı uydurdular? yoksa kendilerini bi kral veya kraliçe felan mı sanıyolar? bu bir muamma..

Neyse böyle arkadaşlarınız warsa veya ta kendiniz böyle olmaya başladıysanız alın biraz okuyun kim bu Nico Makyavel veya okutun bide şu soruyu sorun: Herkez Faydacı-cıkarcı olsa insanlık ne olurdu?? 2) Guno'nun Satellite Paradox unu okudun mu sen??(Hehheu bende Fayda ve yarar sağlamış oliim:=).)
Niccolo Machiavelli Okuyun ögrenin

"Sevgi ve Saygı cevresinde dönen pervaneler olalım... Mutlu, mesut ve bahtiyardan şarkılar söyleyelim" Aşık Guno:=P

İlgisayar oyunu

Bazen bir insan cemiyetten veya beklediği kişi-kişilerden yeterince ilgi göremiyorsa, hoşlanmadığı veya beklemediği kişilerin ilgileri ile kendine bir özgüven oyunu oynamaya çalışabilir.
Bu oyun için kısa bir review geçiim: Malum ilgi duyan kişilerden veya beginner seviyesinde yeni bir rakip alınır.

Beginner ilgili ise önce yaklaşılır ve balığa yemi yutturmak gibi çekip-brakır zokayı yutupta hayranı oluncaya dek.

Malum bi ilgili ise bu kişiye yakın ve uzak bir tavır sergilenir bu mualak durumla kişi sersemletilir. Sabrını aşması ve genel ahlaka aykırı bir tutum sergilemesi için haddini aşmaya zorlanır(lvline göre alay veya hakaret gibi yaklaşımlar kişinin sinir kat sayılarını yükseltir) ilgiliyi, ucube gibi göstericek şakşakçılar bulunur yakın arkadaş cevresinden veya bi yerlerden al gülüm ver papatyam olur. Bu halde ilgiliye, sürekli saldırılar düzenlenir ki ilgili kişi hakkatten kafayı sıyırsın:=) sonra bi anda bu şov herkezin dikkattini cekmeye başlar ve işte Ta daaaa kamu oyu oluşmuş olur.

Hadi buyrun masum esas kız veya oğlanın, ilgili saygısız Erol Taş'ı ile kurduğu sofraya. Wah wah , Ah ah yazık bu masum a diyen çok olurda bu sahtekara. İlgili kişi nasıl bu hale geldi dien olmaz. Duyan gelir oyunu kuran kişinin sahte göz yaşlarına. Bu arada sahtekar özgüven doldurur, hayırlı kısmet doldurur, yancı doldurur, okeye dördüncü doldurur... Doldur Anadolu doldur. İlgili kişiye yazık olur, bedbaht olur, ucube olur, Ouzo power olur, geç uyananı gider katil olur, uyanamayanı sarhoş olur, olmaz, olur...

Oysa ilgili de istese bir oyun kurar:
Sabreder su uyurken uyumaz, görüşürüz der aramaz, eline geçeni kolay harcamaz , toplar sahtekarın bütün gercek yüz donelerini,
bekler; şakşakçılarının birer birer ayrılmasını, gözler; sahtekarın en acılı en yanlız anı nı..
veee ta daaaa bütün gerçek yüz kanıtlarını döker fısıltı gazetesine sahtekarın en down anında ve işte o zaman sahtekarın her dediği, yaptığı alehine olur. Çırpındıkça batar, kahrolur. ilgilide geçer karşısına beter ol der:=) Halk önce kendinden utanır bu masum sanıp bağrına bastığı evladı tanıyınca, sonrada iğrenir sahtekara her baktığında, şakşakçılarda döner geri ve tamamlarlar nefret selini...
Tanrıdan dileğim bu İlgi sayar oyununu her oynamaya kalkanın elinde patlasın. Beter olsun, Yeter olsun. Subdown olsun.

Masum olan, hakkını, iki Cihan da da alacak... Bu, Tanrı'nın en has sözüdür...

Kasım 22, 2006

Satel lite Paradox

Kim, Kimin, Etrafında Dönüyor??? Eğer bu soruyu sorup cevap alamıyorsanız, aradaki bağı incelemeye başlayın. Çünkü bağ ne kadar kuvvetliyse, koparmak için o kadar enerji harcamanız gerekicek. A La Clue: sosyal bağlar zamanla güçlenir.
Biz insanlar birer elektron olsaydık, nötronumuz sevgi, protonumuz saygı olurdu o zaman bağın iyonik veya kovalent olması umrumuzda olmazdı. Ancak çogumuzun bağı benefit ..

Kasım 21, 2006

Aim or Conclusion

Bazı insanlar hayatlarını bir veya birkaç amaç uğruna feda ederler, bazılarıda amaçlamadan bazı sonuçlara ulaşırlar. İlginç olan birkısım bu ikisi arasında kalan insanlar. Bunların ne amaçları sonuç bulur neden sonuçlarının bir amacı olur. Saçma sapan bir saplantıdan kurtulma mücadelesi vermek zorunda brakılırlar, var oluşlarının kısır döngüsünden asla kurtulamazlar, yaşadıkları çağın bir çeşit macro virus u dur bu arkadaşlar ellerine aldıkları her iş temizlenmesi imkansız bir zift gibi ellerine yapışır. bu insanların alim ine deli, ii nietlisine sapık, çalışkanına miskin denir. Ben bu insanlara toptan yazık diyorum, keşke hiç yaratılmasalardı veya doğar doğmaz birçeşit wu wei zombisi olsalardı ancak o zaman huzur bulabilirlerdi...
İşte ben bu insanlardanım, Mechulün bir gölgesiyim artık ne amaç ne de sonuç benim için değerli. Benden hala minnet veya nefret bekleyenler için, hala war olduğuma inanıyorum. Ancak artık çok yorgunum. Çooook yorgunum...

Kasım 19, 2006

Erkek Olmak

Erkek olmayı seviyorum. Bi erkek olduğum için değil, erkekliği hissetiğim için. Bence kadınlarda bunu seviyor, en azından erkekleri sevebilen kadınlar, erkekler de bunu seviyor. Hisseden ve hissettiren erkekleri seviyorlar... Aslında bu konuda kadınlardan yorum alınmalı ancak cok az kadın bu konuda net bir yorum yapabilir çünkü bir kadın erkek değildir die bi saçmalıkla geçiştirmek istemiorum:=) çünkü bir kadın bu bahsettiğimiz şeyin aurasında yaşayabilir ancak çoğu kadın, bir sera çiçeği kadar, bulunduğu ortamdan haberdardır.
Bir erkek duygularında nettir çünkü erkeklik dürüstlüğü yüceltir "en başta kendi benliğine dürüst olunmalı ve daha sonra duygu karmaşasından mantığı dışlamalı = saf duyguya en yakın hissiyat." Bir kadın mantığını dışlama-yok sayma yetisine sahip değildir. Bu nedenle kadınlar duygusal karmaşadan kurtulamazlar, net olamazlar. İşte bu noktada erkekler, kadınların imdadına yetişir. Bu kötü bişi değil işte bu ve bunun gibi bir kaç nedenden dolayı 2 cins birbirine her zaman muhtaçtır. Aşk bu muhtaçlıkların satır araların da gizlidir. Erkekler magrur, kadınlar mağdur olmasın boş yere çünkü bazı kadın yetilerine de, erkekler sahip değildir, Bu nedenle de çoğu erkek annesine hayran hatta bazısı da oedipus tur.
Bir diğer hoşuma giden özellikte erkeklerin, kadınlara oranla daha fazla merhametli olmasıdır. Çünkü merhamettin büyüklüğü, merhamet edenin kudreti ile doğru orantılıdır bu nedenledir ki islam da Rab (Tanrı) en büyük merhamet sahibidir. Burada kasgücünden bahsetmediğimizi de açıklama gereği duydum bir an:=) Burada bahsedilen özün kudreti.
Veee kadınların çok çoğunun beğendiği erkeksi şey :=) C.Ü.R.E.T. cüret=cesaret. Cesaret çoğunlukla risk almaktır ve genellikle risk, mantığın hakkında ileri geri konuştuğu düşmanı gibidir. Kadınlar mantıksız yaşayamaz. Bir kadının mantıksız davranmasının herzaman mantıklı bir nedeni wardır.
Diğer bir neden erkeklerin asla içinde ki çocuğu öldürmemesi. Kadınların "çok tatlı amaaaa..." dediği salakça hareketlerin izahıdır cocuksuluk. Çocuk simgesel olarak saflığında sembolüdür buradan hareketle erkeklerin saflığını koruduğu mantığını kurmama bir itiraz olmaz umarım:=)

Neyse yoruldum artık zaten TV de * Bir erkek, on günde nasıl kaybedilir??* isimli film de sona erdi daha ne yaziim alın film i izleyin..

Ah BJK kurtuldun Mabetten, bu seferlik...

Kasım 18, 2006

İşaret Çılgınlığı

Dün gece sevgili blog uma insanların kullandığı maskeler hakkında bir yazı yazmıştım hatta başlığı da Maskeli Balo olan bu yazımı tam tamamlamıştım ki, birden maskeli bir balo da eğlenen insanların maskelerini çıkarmaları konusunda ikna etmeye çalışmanın ne kadar da boş bir çaba olacağına kanaat getirip kompletten yazımı sildim:=) Bugün TV de bir haber geçio: Dün gece MTV Turkey açılış gecesiimiş ve davetliler arasında çok taktir ettiğim bir sanatçı Gökhan Özoğuz genellikle WWE de pankreas güreşçilerinin kullandığı bir kar maskesi ile msj kaygısı içine girmiş ve "Bence insanlar böyle maskeler takıp gezmeli çünkü herkezin gerçekyüzü belli oluyo" açıklaması yapmış.. Haber geçmiş ben hala "Tanrım bu işaretmiydi neydi şimdi" pozisyonun dan geçememişim :=)
İşaretler hakkında da birşeyler yazmak istiyorum çünkü bu aralar kime raslasam bir işaret arama anlam çıkarma çabasında, Bir yandan bu çaba Tanrı inancının yaygınlaşmaya başlamasının bir kanıtı ancak oldum olası sürü pisikoloşisinden nefret eden bir sürüden olduğum için bu ulvi ilmi çoğu kişinin ayakkabısı olarak görmek canımı sıkıyor. Bu bir çeşit ilm ve kader anlayışı olmaktan çıkmışta bir nevi moda olmuş açıkçası. Tanrım heryer cahil dolmuş yoksa bu yobazlığa ve cahilliğe giden bir küresellemeye dikkat çeken bir işaret mi:=)
Benim bu gece izah etmek istediğim şey dün bir emek harcayıp iyi kötü yazdığım bir yazının bir anlık buhranla nasıl boşa gittiğinin vicdani yansımalarının işaret arayışında kendini yüzeye çıkarmasıdır:=) way way way
Dünkü yazımın ardından mevlit okutmadan önce anısına bir kuble bişiler yazmak istedim yine merhumun kendi içinden bir kaç söz..
"Günümüzün korku ve umutsuzluğunda, romantiklerin olası acılardan korunmak için duygu, düşünce veya gaz maskeleri takma zorunlulukları olduğunu anlayabiliyorum ancak bu çağın yobazlığından çöplenen cahillerin, karakter maskeleri takmalarına uyuz oluyorum..."
El-Fatiha

Kasım 17, 2006

:=)

içimde gereksiz bir yazma istegi peydah oldu. Cok anlatıp hiç anlaşılamamaktan muzdarip olmama ragmen geniş bandın imkanlarından yeterince faydalanamadığımın farkına warmış bulunuyorum..

Bi cesaret örneği sergileyip yorumları da açıyorum. Nitekim bir tez, gerçek aşkını arayan bir erkeğe benzer ve aşk ta bir çeşit sentezdir aslında. Neyse.. tek kural: Fikrini savunmaya ilham ve nieti olmayanlar yazmasın lütfen!!! Boş çıkışlar sadece laf safsatasıdır.

Hayırlı olması dileği ile.