Nisan 30, 2007
Blog
naptin sen ama simdi.. üzüldüm yapma böyle.. nereye.. noldu ki.. rahatsiz
eden mi var :O döviyim mi :D yok yok sen kimse görmeden dön bak.. ... ama dön üzme beni :(
mazeretin vardir kesin senin simdi.. hic anlatma öyle ceryan gitti su
kesildi, hocam ahmet silgimi yedi :P
cidden dön DÖN dönnnnnnnnn :( "
=) Bu ortamdan, çok güzel insanlar tanıdım. Kalpleri ile ışıl ışıl insanlar... Bana bu maili atan insanda çok güzel. Kalbi ile, gülücükleri ile, sohbeti ile, en önemlisi; karakteri ile, iyiki varsın dediğim bir insan..
Dönmeyi düşünüyordum ancak artık seve seve dönücem=)
Nisan 27, 2007
Sondan bi adım önce.
Güneşim battı bir yerlerde belki beş yaşında bir çocuğun hayallerinde.
Tan vakti ağarmak bilemedi. Şafak çok gecikti. senelerdir.
Tat vermiyor, yaşam nicedir. Dostlar, mutsuzluğuma aşikar
Yorgunluk gurup vaktinden yadigar.
Yeter diorum. Yetmeli artık biliyorum...
Gitmeli artık anlıyorum...
Gitmeliyim!!
Can Sıkıntısı
Herşeyi yakıp yıkıp gidesim war. Biryerlere. Nereye?
En önemlisi aşka olan inancımı kaybediyorum
Dünya ya olan inancımıda.
İnsanlara olan inancımıda kaybediyorum
3-5 gündür böyleyim ama artık boğuluyorum resmen.
Bir an önce, İstanbul'a gitmem gerek..
Sıradan bir Gün
Ben kahvaltıya inerim alt kata sonra tekrar yukarı çıkarım Pc başına. bi yandan işe hazırlanırım felan..Babam işe çağırır ISRARLA. Bende söylenirim, çıkarız yola..
Bu sabah kedi uyandırdı felan herşey aynıydı. Ancak bi ara netten sıkıldım. Pc yi kapayıp alt kata indim. Feodal babamın 13-15 kuzusu war, "Çiftlik hayali için" desede. Ben, 'bi ara beni çoban yapma' fantazisi olduğunu biliyorum:=) bir Ford Transit dolusu ot getirmiş dünden. Annem de beni yardıma çağırıcakmış tam, indirelim die. Yanında bittim. Ben arabanın içinden anneme veriorum otları o yerleştirio du ki. Birden babam çıktı bi hışıma dışarı. Yine her sıradan günkü gibi söylenio benim için:=) üst kata dogru yüksek sesle:=) Ki kendisinin sınırları benim merdivenin başladığı yerde bittiği için söylenmeyi tercih eder genelde:=) "Kapatıcam bu interneti!!" Parasını benim ödediğim bi hizmeti mi:=) sanmıyorum. "Burada bi Dünya iş war o internette" hayır ben işimde gücümdeyim de sen napıyosun:=) annemde bi yandan kıs kıs gülüp bana "sus bakalım napıcak" dio. Ben arabanın içinden dinliorum sevgili pederimin isyanını. Bildik söylenceler olsada bu sefer farklı gelior kulağıma:=) söylene söylene arabanın yan kapağını tam açmıştı ki göz göze geldik:=) ateş war dı gözlerinde , ırsi bişi bizim ailede. Bi an sadece göz göze:=) ben gayet sakin " Ne diim ki baba sana" dedim:=) O birden mahcup bişiler dökmüş pişi misali gözlerle. " Affedersin" diebildi. Hatta birkaç kez tekrarladı, annem katılıyo gülmekten... Sonrada çevirdi. " Siz bana tuzak kurmuşsunuz" dio. Kıvırmakta ırsi, dans edememek gibi:=)
O anı unutamıyorum:=) siz anlamadınız tabi ama okan anlayacaktır mutlaka:=)
Çok güzel sıradan bir gündü:=)
Nisan 25, 2007
Biri Var
BenDeniz-Biri var
Bir hayaldin öncesinde, adın konmuş aşk dilinde
Ben senin sadece imkansızındım
Kelimeler tükendi de, sen bitmedin bak içimde
Bunu senden beklemezdim
Biri varrr.
Hangi yalan, hangi sebep
Cevabın yok, bitti demek
Belki de ben senin korkularındım
Zorundayım, zorundasın
Hangi yolun sonundasın
Belki de sakladığın bir şey var
Biri varsa aramızda
Çığlıklarım yalnızlığa
Bu ayrılık akşamında
Gözyaşıma boğuldu dünya
Sorma bana sensizliği
Sorma bana gücün yoksa
Gelen aynı giden aynı
Bırak beni yalnızlığıma
Hangi yalan, hangi sebep
Cevabın yok, bitti demek
Belki de ben senin korkularındım.
Zorundayım, zorundasın
Hangi yolun sonundasın
Belki de sakladığın bir şey var
Nisan 24, 2007
Değerler
Her insanın(ciddi bir zihinsel rahatsızlığı olmadığı sürece) kendine özel değerleri wardır. Bu değerlere bir de çevresel değerler eklenir. Aslında bu seçimsel bir kabullenmedir. Ancak bazen yetişmeden veya cehaletten gelen zaruretler de mümkündür.
Bazı değerler ise; sadece Sorumluluktur...
Tek kelime ile örnekler vermek gerekirse.. Bilgi, kişisel bir değerdir... Ahlak, kültürel bir değerdir. Namus, yetişmeden gelen bir değerdir. Korku, cehaletten gelir.. Sempati, seçimseldir. ve benzeri..
Milliyetçilik: Kültürü, tarihi, dili, aileyi koruma ve geliştirme adına, başka bir millete saygısızlık etmeden ve hümanizmden asla ödün verilmediği sürece, bir sorumluluktur...
Çift milletli olunduğunda, çifte sorumluluktur.
Bir insan; dinini seçebilir. dilinide seçebilir, kültürünü veya ailesini seçebilir. Kendine uygun bir milliyetçilikte belirleyebilir... Ancak asla doğduğu aileyi-milleti(milletleri) seçemez. İşte bu nedenle yukarıda belirttiğim 'milliyetçilik değeri' bir sorumluluktur.
Milliyetçilikten daha fazla öneme sahip başka sorumluluk değerlerimizde war. En başta Hümanizm hemen ardından Ekoloji ve Dünya. Ancak bu iki daha değerli sorumluluğumuz, iç güdüsel varoluşçuluğumuzun gereğidir. Milliyetçilik bunlara nazaran daha az ehemmiyet içersede insanlığın gereğidir. Kültürel zenginlikler korunmalı ve aktarılmalıdır. Küreselleşme bir tek Dünya kültürüne ve milletine varana dek, asimile olmadan; geleceğe, mirasın aktarılmasıdır. Bir tek Dünya Kültürü ve Milleti mümkün olması imkansız gibi görülsede, kültürlerin gelişmesi için en somut amaçtır. Bu ütopya ya inanırken, kendi kültürümeze sahip çıkmamız bile , kültürümüzün, kendiliğinden gelişmesini sağlayacaktır...
Bir insan, yeni bir millet meydana getirebilir. Ancak bu da sadece kendinden sonra geleceklerin milleti olabilir.. Atatürk gibi. Lenin gibi, Washington ve Jefferson gibi, Hz Musa gibi.
Ya sizden sonrakiler için bir millet kurucaksınız. Yada mecburen; mensub olduğunuz millete, sahip çıkacaksanız. Bu sahip çıkmayı ister kominizmle yapın, ister dincilikle, ister anarşik olun, ister doktor, ister evsiz-işsiz olun.
Yukarıda ki belirttiğim kıstasların dışına çıkmadan
milletinize/milletlerinize sahip çıkmak zorundasınız...
Bu yazıyı bir gelişme doğrultusunda yazdım.
Farklı düşünenler warsa , karşı çıkabilsinler die yazdım..
Edit 04:22 : Bu yukarıda anlattığımı batılı çağdaş medeniyetler çok güzel yapıyor. Milletine ve Ülkesine çok güzel sahip çıkıyorlar. Biz o çağdaşlığa eremedik belki. Belki de çağdaşlaşma bu sorumlulukla başlıyor. Biz karikatürlerimizde bile kendimizi aşağılıyoruz. Kendi tv görüntülerimizle FIFA dan ceza alıyoruz. Yunanistan maçında sahaya seyirci giriyor ancak görebilene aşkolsun. İtalya nın Libya da yaptıklarını, Fransa'nın Cezair de yaptıklarını, Srebrenitsa'yı, Ermenilerin yaptığı Hocalı Katliamını, 1milyon Azerinin göçe zorlandığını kaçımız biliyoruz? Ancak Türk-Ermeni meselesini tüm Dünya biliyoır. Bugünlerde ki Cumhurbaşkanlığı seçimimize odaklandı Tüm Dünya. Bizde birşeyler yanlış, ancak milletimiz, kültürümüz veya ülkemiz diil yanlış olan. İdarecilerimiz, aydınlarımız; 'çoğunlukla' yanlış....
Nisan 23, 2007
23 Nisan
Sanki her tarafta var bir düğün
Çünkü en şerefli en mutlu gün
Bugün 23 Nisan
Hep neşeyle doluyor insan
İşte bugün bir meclis kuruldu
Sonra hemen padişah kovuldu
Bugün 23 Nisan
Hep neşeyle doluyor insan
Bugün Atatürk'ten bir armağan
Yoksa tutsak olurduk biz inan
Bugün 23 Nisan
Hep neşeyle doluyor insan.
SÖZ-MÜZİK: S.EGÜZ
Nisan 21, 2007
Nisan 20, 2007
What A Nice Day
Kamera ve yorum : Jale
Egitmen : Okan
Destekçi : Neriman
Videolink
Nisan 19, 2007
Nisan 18, 2007
6 Days
"Tomorrow never comes until it's too late"
Bi aralar çok sevdiğim bir şarkı.
Mtv de rastlayınca, hala çok sevdiğimi fark ettim...
YoutubeLink
Birleşme
Demokrat Parti geri dönüyor.. Sonu aynı olmaz umarım..
HaberLink Demokrat Parti Link
Nisan 17, 2007
Fall in L♥♥e
Karşıdan da biri gelior. Bana doğru. Gölete doğru. Ancak benim geldiğim gibi diil. Şarkılar söyleyerek, etrafı ahu ile süzerek, hoplayarak zıplayarak gelior. Önüne bile bakmadan, kendinden emin ilerliyor.
Orada bi göl warsa. Ben, mutlaka içine düşücem ancak
Bu, gelen de, önüne bakmıyor die,
Allah, ayağını çelerde. Düşermi, benim gibi, bu göle???
Bu the secret olayı çok ilgimi çekti:
Olumlu düşün, olumsuzluklardan kurtulduğunu izle..
Para tuzağı resmen ancak ii hazırlanmış bi tuzak, insanı düşündürüyor.
Haberlerde gördüm ilgi ile izledim ancak new age %100 güç gibi bi şey
Mesela : zayıflamak isterseniz. Önce " zayıf olsam ne güzel olurum" gibi düşünce benimsiomuşuz sonrada azcık kilo kaybetsek bile " waaay ne kadar çabuk kilo veriorum" dierek kendimizi destekliomuşuz...
Bu örnek yüzünden ilgimi çekti zaten :=) 3 gündür bi nevi rejimdeyim. bu sabah baskülün yalacısıyım 3 günde 3 kilo vermişim. Bi sevindirik oldum ki anlatamam.. ancak sabahtan beri hiç yemek yemediğim halde 3.5 kilo almışım, akşam ölçümünde:=) Tamda waaay bu hızla 2 haftada tığ gibi olurum felan diodum:=) bide üstüne haberlerde bu The secret konusu örneği kapak olmuştu... Herşey yalan oldu:=)
neyse
ilginizi çekerse The secret resmi, web sayfasına link.
Nisan 16, 2007
Mücadele.
Zayıf bi anımda, bir açığımı bekler gibi.
Bulduğunda, teredütsüz batırıyor yakıcı sözlerini.
Onu sevdiğim günden beri.
Ben de boş değilim hani.
Kırıcılığım cebimde, kalkanım elimde.
Tahrikim alaycı,
Sıkıysa saldır der gibi.
.....
bu mücadele neden?
Nisan 15, 2007
Hayal
Bence bu Dünya da en büyük hazine yalnız olmamaktır. Gerçekten yalnız olmamaktır. Yalnızlığınızı giderebilicek tek bir insan olabilir. Sevilmeye değer bir dost veya Bence' doyasıya sevilicek' bir sevgili... Bu nedenle yıllarca, çok özel bir kızı bulup onu çok güzel bir şekilde sevebilmek için aradım durdum... O kızı bulup, onla bir aile kurup, Eylül, Ekin, Kaasım, Aybüke Hasanoğlu produkleri meydana getiricez die Hayal ettim...
Dün gece fark ettim ki.
Ben bi süredir.
Çok güzel bir kızı,
çok özel, seviyormuşum.
Eylül meyvası üzerinde sıkı bir çalışmada olduğumuzu düşünmeyin sakın:=)
Ne yazık ki bu kız yalnızlığıma çare değil. Nitekim kendisi de :
bizim bir olabilme olasılığımızı "Ancak rüyanda" olarak hesapladı:=)
Haklı da olabilir.
Ancak ben; bu hayali, onunla bi ömür yaşamayı, diledim.
Çok değerli bir farkındalık olarak anladım ki
Meğer sevilmeye değer çok insan warmış...
Gerçekten sevmeye, yürekli insanlar, azmış...
Siz; gerçekten sevebilirmisiniz??
Kendinizden çok, sevebilirmisiniz??
Özgür..
Çok , Çok uzak bi krallıkta.
Saygı değer Kral, çaresi bulunamayan bi hastalığa yakalanmış..
En sadık şovalyeleri. Ülkenin , dört bi yanında çare arıyormuş..
Bir gün, Kralın en gösterişli şovalyesi,
Bir cadının her hastalığa çare bulduğunu ögrenir..
Hemen cadıya koşar.. Herhanği bir ilaç dilenir.
Cadı; Çaresini bilir ancak ilaç için bir karşılık ister.
Bu yakışıklı şovalye onla evlenirse, ilacı vericektir.
Cadı yüzüne bakılamayacak kadar çirkindir.
Ancak şovalye için, kralının sağlığı herşeyden önemlidir.
Birgün müsade ister. Düşünür gelir ve kabul eder.
İlacı alan Kral iyileşir. Ancak şovalye bir ömürlük cadının evine yerleşir..
Gece olupta ilk kez yatağa giriceklerinde.
Şovalye huzursuzça, bekler iken.
Odaya çok güzel bir kadın girer. Öyle ki bu kadın gördüğü en çekici kadındır.
"Sen kimsin?" die sorar. "Ben karın olan, cadıyım" der kadın..
"Nasıl bu kadar güzel olabildin" die sorar şaşkın şovalye..
Ve cadı anlatmaya başlar.
"Ben seninle evlenirken bir karar verdim.
Akşam, güneş battığında , sabah tekrar dogana dek güzellik büyüsü yapıcam.
Böylelikle, en azından günün yarısında sevebileceğin bir kadın olucam.
Ancak; eğer gündüzleri beni güzel görmek istersen, büyüyü gündüz yaparım.
Günün hangi yarısında beni sevmek istersen o zaman güzel olurum" demiş.
Şovalye düşünmüş.
Gündüzleri çok güzel bi eşi olsa. Onu koluna takıp, yürüdüğünde
Gururlanabilir
Geceleri böyle bir eşle, sabaha kadar aşkla muhabbet edebilir.
Şehvete doyabilir.
Düşünmüş düşünmüş ve cadıya dönüp:
"Ben evlenmeden önce de birgün boyunca bunun gibi şeyler düşündüm" demiş.
"Bu teklifin çok güzel. Ancak ben, seni herhalinle, karım olarak kabullendim" demiş
"Bu nedenle de sen bana nasıl gözükmek istersen, öle gözük" demiş.
"Seni seviceksem, herhalinle seveceğim." demiş
Cadı gülümsemiş:
"Bir kadına verilebilecek en güzel hediye, özgürlüğüdür"
"Sen bana özgürce seçim yapma şansı tanıdığına göre.
Bende bundan böyle, seni seviğim sürece,
gündüz ve gece her an, sadece senin için,
güzel olucam" demiş.
"Çünkü; sen benim, çirkinliğimide seviceksin.."
Nisan 13, 2007
Duygusal Yeğen
*"Yaşadıklarına, isyan etmemelisin. Sonuçta, sana hayatı ve gerçeği ögreten onlar değil mi??"*
*"Yine büsbütün bir hayat sensizlik içinde. Ve her gece alışkanlık olmuş göz yaşları. Ve her dakika, her saat , Allah'ım; geri ver onu, bana diye ve alışkanlık olmuş dilimde dönmicek geri die. Nedenini bilmiorum ama seviyorum seni. Sen bunu hak etmesende. Beni affet dicem ama inan senin kabahatin benden çok.. O yüzden gidiyorum uzağa, içimde bir umut olsa bile.. Ve inanmanı istiyorum benim için değerlisin. Senin hayatını, alt üst etmemek için; her seferinde , ben kendi hayatımdan çok çaldım ama artık yoruldum.. Her mesajın bir sonu olduğu gibi bende söz veriyorum sözlerime. Sadece bilmeni isterim. Benden sonra seviliceksin ancak asla benim seni sevdiğim kadar değil.."*
*"Hayat değil, kader yoruyor insanı. Mücadele etmeyi bilmezsen; Her zaman , kaybeden sen olursun.."*
*"SEVİYORUM. Vaz geçemem, beni bilirsin. Seviyorum. Deli gibi özlüyorum. Dön desem, dönermisin?? Herşeyi, yakıp, yıkıp, maziye sünger çekip. Yine benimle olabilirmisin?? Kalbine , söz geçirebilirmisin? Beni herşeyden çok sevebilirmisin?? İntikam değilde, sevgi dolu olabilirmisin?? Herşeyden çok, beni affedebilirmisin?? Susma , konuş. Birşeyler söyle. Veya sarıl bana ve seni seviyorum de.."*
Daha çok warda... Şimdilik bu kadarını koyayım:=) Genç kızların böyle defterleri olduğunu biliyordum ancak ilk kez birini okuma imkanı bulabiliyorum.. Ben böyle defter felan tutmadım hiç bi şiir yazdıysam 2 dak bekleyemedim mektup olarak felan ilettim.:=) sabırsızım heralde:=)
Aşk, gençken çok tatlı bişi...
Nisan 12, 2007
Reis-i Cumhur
KaynakLink
Cumhurbaşkanlarımız
"Türkiye Cumhuriyeti'nin 11. Cumhurbaşkanı'nı seçmek üzere TBMM'de ilk tur oylama 27 Nisan Perşembe günü yapılacak.
Cumhurbaşkanı seçimi süreci 11 Nisan Salı günü başladı. TBMM Başkanlığı 11 Nisan'da, Cumhurbaşkanı adaylarının 16 Nisan Pazar gününden, 25 Nisan Salı günü saat 24.00'e kadar Meclis Başkanlık Divanı'na bildirilmesi gerektiğine ilişkin duyuruyu yaptı." ...
KaynakLink
Bu konu, beni rahatsız etmeye başladı. Biliorsunuz gündemimiz bu artık. Bi yandan bazı 'Atatürkçü aydın?' ların, rejimimizi, azınlık ikdarı olarak algılamalarına deli oluyorum. Bu, kendilerini, ilerici gören aydınlar arasında: 'İngiliz muhipleri cemiyeti' varisleri ve mandacı zihniyetlerde önde gidior ve bu utanmazlar kendilerini vatanperver görüyor.
Diğer yandan 'Teali İslam'cılar , demokrasiyi kılıf yaptık diip zafer edasında kıs kıs gülüyor. Kubilay'ı unutmadık daha ama onlar bilmiyorlar..
TSK den, hata üstüne , hata dinliyoruz. Amerika destekli bilgilerle, saygınlığına zarar verior. Demokrasiye, "darbe" istemiyoruz... Halkın iradesi, her idareden üstündür..
AKP ye uyuz oluyorum. Tek parti iktidarını destekliyorum ancak bu parti tepki oyları ile iktidar olduğunu unutmuş gözüküyor...Siz, tabanınıza diil, milletimize hizmet ediyorsunuz..
Haddinizi, saygısızlığınızla aştınız..
Bunca gerginliğe rağmen, yüzümüzü güldürebilicek bir gelişme.
Cumhurbaşkanlığına ilk aday adayı, Metin Uca..
HaberLink
Ben, Oktay Sinanoğlu'nun olmasını isterdim..
KimdirLink
Bide; blogger, türkçe dil destekler olmuş.
Bu post; 'Publish' tuşu yerine, 'Yayınla' tuşuna basacağım ilk post...
Cümleten hayırlı olsun...
Nisan 11, 2007
Sanal Sevda
Dün gece düşündümde. Bu çağda insanlığın en büyük sorunu ne die. Akla ilk küresel ısınma felan gelsede. Asıl büyük sorun; Güvensizlik.
Sanki ; bir nevi, savaştan çıkmış gaziler topluluğuyuz, biz gençler. Herkez yaralı. Biri yanımıza yaklaşsa, bize sarılmak istese. Bi yaramızı, kanatıcak endişesi ile, mesafe koyuyoruz hemen. Yaklaştırıcaksakta, kendimizi sevebilme nieti ile, " Aman!! şuradan yaklaş, şuna dokunma, bunu hiç açma, şunu söyle, şöyle topla da gel, halıya basma" dierek karşılıyoruz, yeni gelenleri. Veya bi anda balıklama atlıyoruz, gözlerimizi; sımsıkı kapatıp. Çünkü ilk acıdan sonrası "alışılabilir" olur, die umuyoruz. Bazen de yüzümüz bi an güldüğünde, kalbimiz tıptıpladığında. bi anlığına ruhumuz hafifler gibi olduğunda. 'O' , anı bir daha yaşayabilmek umuduyla, hırsla tutunuyoruz, karşılaştığımıza. Çiçek saksısında, bi çeyreklik altın bulup, tüm bahçeyi 'muhtemel hazine' için kazmak gibi bişi:=)
Herkez haklı, kendine göre ve inanın her insan değerli war olduğu müddetçe.. Bu nedenle her insan : hep güzellikleri hak eder. Tanrı da bize (bazı koşullar sağlandığında) ; 'Bunu' waat eder..
Aşk; bence*, en güzel hediyedir insana. Çünkü mutlaka wardır, her güzel şeyin temel yapısında... En değerli arayışımız olur bu nedenle, aşk... Umduğumuz gibi war-birey olma mücadelemizde. "Yalnız kalmama"; dileğimizdir, aşk.. Biliorsunuz: Ben aşkı. sadece, bir bireyin, başka bir bireye sürdürülebilir sevgisi olarak tanımlamıyorum. Ancak; bu yazım da, bu aşkı anlatıyorum..
Birini sevebilmek çok zor zanaat. Hele onu, kendinden ödün verebilicek, kadar sevmek en zoru. ancak bu hadde sevebilmek, müthiş bir onur. Yeni aşkalara açığız genellikle ançak yeni acılara asla. Ayaklarımızı yerden kesebilicek kadar bizi mutlu edicek bir insan diliyoruz. Ancak acı tecrübelerimize yenisi eklenmesin temenisindeyiz. Ve ne yazık ki, mükemmel insan yok. War olamazda kendimizden biliyoruz. Belki katlanılabilir bir insan olabilir. Bundan emin olmak içinde o kişi gayet ii tanımak gerekir. Yanımıza yaklaştırmadan. Waz geçince ; acısından yanmadan. Pişman olmadan veya pişmanlığımızı takıntı yapmadan. Güvensizliğimize rağmen tanıyabilmenin yolu ; internet, bu çağda...
Seçenekler çoğalınca, aranılanılanı bulabilme olasılığımızda artıyor die düşünüyoruz, pek matematiksel olmasada. Ruhumuzun en hassas, en narin yönlerini, karakterimizin dışında, ip adreslerinin ve firewalların ardına da gizleyebiliyoruz. Manevi her türlü deneme sürecini de internet wasıtası ile sürdürebilioruz Net üzerinden: Maddesel yakınlığa geçmeden önce, manevi hezeyanlara ulaşabiliyoruz... Bi nevi ön sevişme aslında sanal sevda, ancak yeterince hazır olundurulamazsak, yatağa hiç girmiyoruz. Aslında sanal ortam da aşk ile kendimizi kandırıyoruz. Buna o kadar alışıyoruz ki sevdalarımızı da sanallaştırıyoruz. Acılarımızın üzerini; 'tozlanmasın' hassasiyeti ile örtüp, warlığımıza yeni karakterler, oluşturuyoruz. Böylelikle; başkalarını da kandırıyoruz...
Stabil olamıyoruz..
Konuştuğumuz, her sanal insanla, yeni bir 'ben' olduğumuzdan, kendimizi tanıyamaz hale geliyoruz...
Güvensizleşiyoruz...
Ben birtek şeye inanırım. İnsan karakterinde esneyebilir, ancak karakterini, değiştirme lüksü yoktur. Çünkü ne kadar doğru ve güzel bir amaç için yapılıyo olsada, bu külliyen aldatmacadır...
Sanal ortamda dahi olsa.
Karakter maskeleri takan insanlar, sahtekardır..
Sahtekarların; sanal sevdalarında, heba olmazsak ,
Güvensizliğimizi aşmak için bir adım atmış oluruz die inanıyorum...
Nisan 09, 2007
Türk Mucit Yarışması
Çooook fikirlerim wardı. mesela ben 7 yaşımda, fosil yakıtlara alternatif yakıt icat etmeye çalışıyodum. Yemin ederim şimdi çok şaşırıyorum kendime ama baya bi kafa yormuştum bu işe:=) Annem hep" Yine, bomba mı yapıyosun??" derdi:=) iyi ki yakmadım hiç bi yeri. yürürken elektirik üretecek elbise hayalim wardı. yürürken elektirik ne işine yarıcaksa insanın:=)
- Hayatım; ben, parkta, bi akülerimi doldurup, geliom..
Lazer yapmayı planlıyodum bi tane, lazerin nasıl çalıştığını bilmiorum ama:=) Bide hava akımından destek alıp enerji üretip uçan küçük bi ucak, hava tirbünlerini döndürücek felan. Neyse ilk okul 3. sınıfta izmire gittim okumaya. Allam tam benlik Türkiye de ilk okul, herhafta bi deney yapıyoruz. coştukça coştum bende orada. Hakkında hiç bişi bilmeden havaii fişek yapmıştım. Ancak çok gürültülüydü ilk denemede apartmanın çatısında patlayınca tüm apartman sakinlerinden azar işittim:=) Elektirik üreticek bişiler de yapmıştım ozamanlar ve gelin telinden lamba felan. çoook deney yapmıştım ilk okulda yeminle.:=) bide ansiklopedi gibi bilgi kaynakları ile tanıştımya, Tr de, iice mucitliğe sardım:=)
Bide o zamanlar yakışıklıydım heralde ama bilimle çok meşguldum. Her hafta bi kızın çıkma teklifini kabul ediodum ama çıkmak nedemek haberim yoktu:=) bide küme ler wardı 3 sıra birleşir kare halinde bi küme kurulurdu. 3 sene boyunca benim kümem, benim dışımda, hep kızlardan oluşurdu . Ne hikmetse:=) çoook deney yaptım ilk okulda ama çoook deney yeminle:=) Sonra ne olduysa Orta okul ,yatılıda İstanbul'da, bu hevesim son buldu..
Şimdi yeni bi yarışma başlıcakmış. Daha tv de reklamını ilk gördüm çok hoşuma gitti. Ntv de yayınlanıcak galiba ve Ntv den de ancak böyle bir yarışma beklenirdi. Ben keyifle izlicem eminim:=)
Büyük ödül 100.000 YTL "
Resme tıklayarak yarışma hakkında bilgi edinebilirsiniz...
Ancak bi de link ekliim.. Link
Nisan 08, 2007
Güzel Bir Gün
Tatil, herşeyden önce:=)
Arabaya dolaşmak için ortam mükemeldi.
Son durak kahve de, arkadaş muhabbetiydi.
Frape'siz(Soğuk, çırpılmış Nescafe) olmaz tabi:=)
Ancak asıl curcuna, günün anlam ve önemi, kahvede ki, bir duyuruda gizli idi:=)
Evliler Vs Bekarlar, maçı:=) Bugünmüş.
Maça gittim tabi merakla. Evliler benim kuşağımdan , ancak ben bekarım die çelişkiden oynamayı düşünmedim. Zaten heralde göbeğimden korktular ki, bana oynamamı teklif edende olmadı:=) Ancak maçı izlemek çok daha eğlenceli idi. Bu arada ben resim çekicem die kale arkasında beklerken. Kamerama şut isabet etti(top çarptı) ve makine çizildi:=) nazarıda çıkmış oldu böylelikle:=)
Saygı değer evli dostlarım, birkaç gol ,yedi tabi:=)
Yine de, maç sonunda, hatalarından ders almayı bildiler..
Tabi önemli olan, Fair Play:=)
Bekar Spor -12 ☻ 2- Evli Spor
Balık
Askerden bi arkadaşım gelmiş (Kenan). Onun hatrına dışarı çıktım bu gece, inimden..
Özlemişim ..
Dostlarla sohbeti, özlemişim. Meyle, parlatılmış nostalji muhabbetini:=)
Çok güzel bi gece oldu. Tatil bana yaradı açıkçası..
Çakır , keyifim anlayacağınız..:=) Ha bide gereksiz, mantıksız, saçma bir sohbete son verdik dün gece. Ancak o, başka biriyle.. :=x :=)
Zeynep Casalini'yi, beğenmemiştim, ancak bu aralar birkaç parçasını severek dinliorum.
en sevdiğim Duvar, şarkısı. Link
Ve çok sevdiğim eski bir parça Anna Vissi' den
Eleni.
Link
Bu yazı sarhoşken ve keyifle yazılmıştı gece geç saat te. Sabah az biraz ayılmışken düzenledim:=))
Ahhh özlemişim walla. Boş işlere Takılmak anlamsız. ve anlamsız insanları takıntı yapmaksa saçma. Gidip dostlarınızla sohbet edin evde yas veya yersiz oruç tutmaktansa:=)
Nisan 06, 2007
300
Hayata, anlam katmak... İşte bir erkeğin asıl meselesi budur. Çünkü bir erkek için en güzel ölüm. Görevini tamamlamış olmaktır. En azından görevi ugruna ölebilmektir. Son nefesine dek, son gücü kalana dek, son düşman yenilene dek savaşmak, bu amaca, imkandır.
300 : filmini izledim. Termofili savaşı bu kadar mı güzel anlatılır. Yunanistan bi dünya para verse.
Bu kadar güzel bi epik film yapılamazdı.
Ben Yunanlıları pek sevmem ezelden. Pek mutlu anılarım yoktur, çocukluktan. Ancak kültüre çok saygı duyarım ben, özellikle bazı spesifik özelliklere sempatimden. Bazı kültürlere ve dolayısı ile milletlere hayran kalırım. Özellikle büyük savaş destanları yazmış kültürlere, büyük işler başarmış olanlara, büyük alimler çıkarmış olanlara veya büyük savaşçılar yetiştirenlere. Mesela: Roma, Mısır eski kırallık. Antik Japon, Türk imparatorlukları. Cengiz Han dönemi Mogollar. Büyük İskender yönetiminde Makedonya. Antik Yunanistan.
Özellikle Antik Yunanistanda bilim açısından Atina, savaşçılar acısından da Spartalılar çok ilgimi çekerdi. İşte bu nedenle bu film, çok hoşuma gitti .. İnanın, o 300 kişiden biride, ben olmak isterdim..
Ben filmi sevdim. Resmen, bi Yunanlı gibi gurur duydum; Leonidas'la. Eskiden 20 Drahmilerin(Euro öncesi, Yunanistan madeni parası.) üzerinde resmi wardı. Ben çocuk iken 20 Drahmileri çok severdik. çünkü Atarilere, 20 dr atardık:=)
Çoğu kişi bu filmi sevmemiş, bu yüzden bende önyargılı izlemeye başlamıştım ancak çooook sevdim, tam benlik:=)
Nisan 05, 2007
Paska
Yunanistan, Paskalya tatilinde. Tabi biz tatil diildik bugünse bir istisna. Malum tüm yunanlı müşterilerimiz bayram arifesi evinin badanası derdinde. işlerimiz pek bir yogundu. Hatta sabah 9 akşam 9 arası bir hafta çalışmak, (Hele benim gibi; gece 3 ten önce uyuyamayan ve sabah 6-7 arası uyanan bir miskin, tembelin) tüm duygusallığıımı alıp götürdü. Bugün artık "Yeter!!" dicek hadde gelmişken. Alt kattan bi ses, "Bugün tatil" :=) bu cümleye alışığım aslında ben ve en sevdiğim cümledir hakikatten.
Orta-Lise yatılıda, her soğuk kış gecesi. arkadaşlar 'kar duası'na çıkardık.binde bir tutarsa bu dileğimiz sabah bu cümle haykırılırdı , tüm koridorlarda. "Tatillll, Bugün tatiiill!!!" uni de özellikle Trakya Uni, de. Okulu tatil eden önceden belirlenmiş toplantılar olurdu. Sınıflar zaten orta okul gibiydi. Zaten tüm bizim bölüm, orta okul mantığıydı. Tatilin 'T' si duyulsa ortalık bayram yeri olurdu:=) önceden belirlenmiş olsa da bu beklenilmeyen ve akademik takvimde yer almayan günler, Ben ders warmış gibi. genellikle okula giderdim:=) Takvimle pek aram yoktur ezelden. Orada biri beni görürse " olum ne işin war burada? Bugün tatil" derdi:=) Görmezlerde ben boş sınıfa adım atarsam kendi kendime "Yuhh, Bugün Tatil di" derdim:=) Yıldız'da yaşayamadım bu beklenilmeyen tatilleri.. Orada da sınav war sanıp boş sınıfta beklediğim olmuştur ama:=)
Ne zaman beklenmedik bir tatil olsa ben çocuklar gibi sevinirim:=)
Bugün alışveriş yaptım ve yemin ederim
35bin nüfuzlu İskeçe, İstanbulu aratmıyor trafikte. İpini koparan alışverişte. Yollar dar ve sürücülerin benim gibi acemilere saygısı yok:=) Neyse Bende bi Dijital makine aldım:=) SONUNDAAAAAA!!!! Olympus mju : 700 . örnek resim se yanda:=) model pek bi isteksiz ve utangaç olsada:=) makro çekimi begendim..
Şimdi Allah bu makineyle onbinlerce farklı resim çekebiliceğim imkanlar nasip eder dilerim bana:=) Mesela tatil, turne gibin bişi:=) Darısı almak isteyenlerin başına..
Nisan 04, 2007
Neden:=)
Bu aralar, bi kızdan hoşlanıyorum. O da, birilerinden hoşlanma, ihtiyacı duyuyo.. Ancak bi türlü benden hoşlanamıyor:=) Birlikte doktora gittik, Tahlil yaptırdık.
Sürekli 'beni sevebilirite'si düşük çıktı.
Nedir, die sordum.
-"Sevemiyor işte" dediler.
-"Yokmu bir hal çaresi" dedim
-"Sorun belki sende, belkide onda ancak mutlak cevap kaderde" salıkverdiler.
Bi ilaç, bi merhem dilendim.
-"Zaman" telkin ettiler.
Kız da, üzülüyor bu halleremize,
daha yaşı genç ve her genç gibi sevmek istiyor çılgınca,
-"Belkide sorun sende" dedi.
Serde, erkekliğe laf ettirilir mi? ancak sevgide, ' bi test neyi değiştirir ki' gazına. Bende gittim kırık kalpler merkezine.
-"İnanamıyorum!!" dedi doktor, ben irkildim.
Endişe damarlarımıda tek likit iken.
-"Sonuç??" fısıldayabildim.
-"Milyarda bir, belki de 5 milyarda 1 görülebilen bi vaka" dedi.
Ben o anda, çoktan bittim.
Meğer benim, 'Sevilebilirlik katsayısı' 0,999..9 muş. 1 şey eksik, anladım da.
-"Yani??" diebildim.
Yanisi, Beni sevmeye kalkana, ben; tümden eziyetmişim. 100% sevgi ile, gelen bile; bende bi eksik bulabilirmiş...
-"Bu eksikte ona batar" mış.
Battıkça, yıpranırmış sevgisi ve zamanla bitermiş aşkı..
Kısacası:
Sevile biline mez mi şim....
Daha ne diim, haftaya bi de 'Katlanılabilirlik oranı' ma bakıcaklarmış. O da bunun gibi bişi çıkarasa.
Son durak KaracaAhmet Mevla hanesi olucakmış....
Yüce Rabbim; sen beni neden böyle yarattın???
Nisan 03, 2007
Sessizlik
Yorgunluktan mı? Yogunluktan mı? Mechul...
Susuz kalmış filizler gibi, suskun kalemler.
Sabah ayazı gibi, soğuk bekleyişler.
Gitmek istemek için bile, çok geç.
Yanmak ister, pervane gönüller.
Kalmak ister, durgun zihinler.
Kalem, yazmak diler.
Kalp, sebep bekler.
Nisan 01, 2007
Sevmek
Bugün çok hoşuma giden bi söz uydurdum.
"Sadece, seni sevdiğimden eminim.
Gerisini, doğaçlama saçmalıyorum."
Aşk böyle olası gerek. Sevdiğinden emin olunca insan; doyasıya, doğaçlama saçmalamak.
Bide her saçmalık hoş olsa keşke.
Pişi, hasta oldu bu arada.
Kim, nazar etti!! :=)
Bide bana bi dijital fotograf makinesi lazım artık
1 Nisan şakası die bişi mi wardı?? Bana sökmez söyliim:=)